Written by 13:05 Allgemein

Katolik Kilisesi, kutsal perhiz ve cinsel taciz

Almanya başta olmak üzere İrlanda, Hollanda gibi değişik Avrupa ülkelerinde haftalardır, Katolik Ki…

Priester_liegen

Katoliklerin en saygın okullarından biri olan Berlin’deki Odenwaldschule’de 33 eski öğrencinin cinsel tacize uğradığını kamuoyuna açıklamasıyla kilise kurumlarındaki cinsel taciz olayları hakkındaki tartışmalar yeniden alevlendi. Aralarında okul müdürünün de bulunduğu 8 öğretmenin, çocuklara yıllarca sistematik olarak tacizde bulunduğu kesinleşmiş bulunuyor.
Ve ardından çorap söküğü gibi başka kurbanlar ve başka okulların adı basında yer almaya başladı.
Daha önce İrlanda’da patlak veren taciz skandalına benzer olayların Almanya’nın yanısıra, Hollanda, Avusturya gibi diğer ülkelerde de ortaya çıkması üzerine gözler Vatikan’a çevrildi. Ancak Katolik Kilisesi’nin yetkilileri ve Vatikan sözcüleri, taciz olaylarını tekil ve sadece bazı dönemlere özgü olaylar gibi gösteren açıklamalar yaptılar. Hatta, kimi Vatikan sözcüleri yapılan cinsel tacizleri “şeytanın işi” olarak ilan etti.
Yani, başta Papa 16. Benedikt olmak üzere Vatikan ve Katolik Kilisesi’nin yetkilileri taciz olaylarının üstünü örtmek için elbirliğiyle çalışıyorlar. Tıpkı geçmişte olduğu gibi. Çünkü Katolik Kilisesi’nde ortaya çıkan taciz olayları ne ilk ne de sondur. Eskiye göre değişense, kilise ve Katolik dünyasının yüzlerce yıllık tarihi boyunca ‘bilinen bir sır’ olan taciz olaylarının şimdi daha açıktan sorgulanabiliyor olmasıdır.
Bilindiği gibi Katolik Kilisesi’nde başpiskoposların, rahip ve rahibelerin evlenmesi yasaktır. Kilisede görev almaları, kariyer yapmaları için “cinsel perhiz”i baştan kabul etmeleri ve buna hayatları boyunca uymaları gerekir. Bu uygulamanın geçmişine bakıldığında asıl amaç, rahip ve rahibelerin özel yaşamla oyalanmadan, her şeyiyle kiliseye bağlı birer “Katolik müritler” olarak çalışmalarıdır.
Yazılanlara göre Katolik Kilisesi’nde cinsel ilişkinin yasaklanması ya da papazların evlenmemesi 306 yıldan sonra gündeme gelmiş. Yani, Hıristiyanlığın ilk üç yüzyılında ‘papazlar evlenemez’ diye bir kural bulunmuyordu.
Bazı kaynaklara göre ise papazların evlenmemesi gerektiği şeklindeki uygulama uzun bir süre İsa’nın bir emri olarak kendiliğinden uygulanmaktaydı, ancak resmi olarak yasallaştırılmamıştı.
Ortaçağ’da kiliseye bağlı dindar çevreler arasında yaygın olan evlenmeme ya da “cinsel perhiz” kuralını ‘resmileştiren’se, 1022 yılında Papa 8. Benedikt olmuştur. Böylece, papazlar/rahipler için evlenmeme süreci kesin bir kilise kuralı olarak başlamış olur.
O dönemde düzenlemeye karşı çıkan papaz ve rahibeler kiliseler tarafından çeşitli cezalara çarptırılıyor, sahip olduğu makam ve mevki de elinden alınıyordu.
Bu yasağın tam olarak işletilebilmesi için Katolik Kilisesi epey uğraş verdi. Örneğin 1059 yılında Papa 2. Nickolaus, rahibelere Vatikan’da düzenlenen Kutsal Fuar etkinliklerine katılmayı yasakladı. Çünkü daha önceki yıllarda fuar etkinlikleri sırasında bekar rahipler ya da rahibeler dışarıdan gelenlere sarkıntılık yapmakta ve bu yüzden olaylar yaşanmaktaydı.
Bu Ortaçağ uygulamasının kaldırılması için özellikle 16. yüzyılda itirazlar, tepkiler olmadı değil. Katolik Kilise’sinin yapısında istenen köklü değişiklikler arasında evlenme yasağının kalkması da bulunuyordu ancak bu yöndeki bütün talepler sonuçsuz kaldı. Bunu talep edenler sert bir şekilde cezalandırıldı.
Katolik Kilisesi’nde evlenmeyi yasaklayan bu uygulamanın tanrının bir emrinden çok İsa’nın bir isteği olduğu iddia ediliyor, ki Hz. İsa’nın kendisini evli olup olmadığı konusunda değişik rivayetler mevcut. Bazı kaynaklar Hz. İsa’nın kendisinin de evlenmeyen bir peygamber olduğunu belirtirken, bazıları ise tersini ileri sürüyor. Buna kanıt olarak da Maria Magdelena ile olan ilişkisini delil gösteriyorlar.
HER ŞEY KİLİSEYE HİZMET İÇİN
Ortaçağ’da uygulamaya başlanan Katolik Kilisesi’ndeki rahip ve rahibelere evlilik yasağının en mantıklı nedenleri arasında, bekar kalan rahip ya da rahibenin kiliseye daha iyi hizmet sunacağının düşünülmesi geliyor. En akla uygun olan neden de bu görünüyor.
Totaliter Katolik Kilisesi cinsel yaşamı tabu sayıp, inkar etse ve baskılasa da, kiliseye bağlı okullarda öğrencilere yönelik cinsel tacizler aldı başını gitti. Hatta, bu yasağa rağmen gizli bir şekilde ilişki yaşayan, evlenen kilise yöneticisi sayısı hiç de az değil. “Rönesans Papazı” olarak adlandırılan Papa 6. Alexander, 20 yıl boyunca bir kadınla birlikte oldu ve bu ilişkiden dört çocuk dünyaya geldi. 1995 yılında Basel Başpiskoposu Hansjörg Vogel’in evli ve bir çocuk sahibi olduğu ortaya çıktığında hayli tartışma yaşandı.
Tesadüfe bakın ki, papazların evlenmesi ilk olarak 1022 yılında Papa 8. Benedikt tarafından resmileştirilerek yürürlüğe konulmuş. Bugün de Katolik Kilisesi’nin başında yine bir “Benedikt” bulunuyor. Ve şimdiki Benedikt de yüzyıllar önce başlatılan uygulamanın olduğu gibi sürmesinde ısrar ediyor.
Sorunun öncelikli olarak kilise içinde soruşturulması ve çözülmesini istiyor. Suçların işlendiği ülke ya da ülkelerde konunun yargıya intikal etmemesi gerektiğini, çünkü bunun Katolik Kilisesi’nin itibarını düşürdüğünü savunuyor.
Bu arada Vatikan Sözcüsü’nün, “bu olayları o kadar abartmaya gerek yok, bu tacizler kilise dışında daha yaygın yaşanıyor” savunması ise dikkat çekti.
Kiliseyi savunmak adına yapılan bu itiraf anlamlıdır kuşkusuz: Kutsallık perdesi arkasına sığınarak insanlar üzerinde yüzyıllarca egemenlik kuran Katolik Kilisesi’nin dünyevi rezilliklerden azade olmadığının itirafıdır bu çünkü. Bu kutsallık perdesidir ki, kimi zaman bir Katolik manastırında, kimi zaman bir İslamcı tarikat içinde yaşanan berbatlıkları örtmenin aracı olmuştur. Ancak insanlığın yaşadığı bilimsel, sosyal ve siyasal gelişmeler bu perdeyi lime lime etmiş, arkasına bir şey gizleyemez hale getirmiştir artık!
Geçtiğimiz günlerde Almanya’da Protestan Kilisesi’nin en üst makamında bulunan başpiskoposun alkollü araç kullanmaktan ceza alması da bu kutsallığın sihrini kaybettiğinin bir başka örneği olmuştur.
Yıllar içinde itibarını, etkisini giderek kaybeden kiliseler bu son skandalla haklı olarak halkın gözünde daha da değersizleşmişlerdir. Kiliseyle ilgili gerçeklerin açığa çıkması, temiz ve iyi niyetli duygularla bakan ‘mümin vatandaş’ için çok acı da gelse, kutsal perde arkasında yıllar boyu insanların inanç, duygu ve ihtiyaçlarını sömüren dini kurumların köklerinin aslında bu dünyada olduğu ve yeryüzünde hala egemen olan sınıflı toplumun çelişkilerinden, sorunlarından ve pisliklerinden uzak olmadığının anlaşılması insanlık adına olumlu ve hayırlı bir gelişmedir kuşkusuz.

KÖLN

Tacizci papaz görevden alındı
Daha önce Papa 16. Benedikt’in de görev yaptığı Münih Piskoposluğu’nun yetkili olduğu bölgede bir papaz görevinden alındı. Bad Tölz’de görev yapan papazın adı taciz olayına karışmıştı.
24 yıl önce taciz nedeniyle ceza aldığı halde papaz, Münih Piskoposluğu tarafından görevlendirilmeye devam edilmişti.
Bad Tölz Papazlar Birliği Başkanı, söz konusu cezaya rağmen papazın geçmişinden haberdar olmadığını ileri sürmüştü. Münih Piskoposluğu ise bunun gerçeği ifade etmediğini kabul ederek, “Söz konusu papaza yeniden görev verilmesi büyük bir hata idi” açıklamasında bulundu.
Vatikan’ın başında bulunan Papa 16. Benedikt de 1980 yılında Münih Piskoposluğu’nda görev yapmıştı. Dolayısıyla, Papa’nın da söz konusu olaydan haberdar olduğu belirtiliyor.
Basında konuyla ilgili çok sayıda haber çıkmasına rağmen Papa 16. Benedikt, ilk günlerde bir açıklama yapmaktan kaçındı. Vatikan Sözcülüğü, Papa 16. Benedikt’in konuyla ilgili bir açıklama yapabileceğini söylemekle yetindi. (YH)

Close